Yılmaz Çamdalı
BEN
Ben 1949’un Yeni doğan çocuğu
Ben Safiye Hanımın
Son nazar boncuğu
Yirminci yüzyılın
Dallı budaklı şairi
Yılmaz ÇAMDALI
Ben dış kapının
Dış mandalı…
Akrostiş
Yaz, kış yemyeşil durduğuna bakmayın
Izdırabı büyüktür çamdalı’nın
Lügatında, simgesinde dert
Mevsimleri tanısaydı çoktan solardı
Acıyla dolu baharların birinde elbet
Zifiri karanlıklara kök salmadan hasret
Çürümezdi böylesine yalnızlıktan
Azıcıkta olsa çamdalı’nın gölgesinden
Mutluluklar düşerdi yerlere
Dünyası sevinç dolardı onu
Anlayacak biri çıksaydı ve
Lodos rüzgarı kalleşlik etmeseydi
Ilık, ılık esseydi bu Çamdalı’na…
Dünya başıma yıkılmışta
Sanki altında kalmış gibi
Bir sıkıntı çöker içime
Sanki bir kabus varmış gibi.
Gülüp oynamam hepsi yalan
Sevgisiz yaşamak olmuyor.
Sensiz kederliyim, yalnızım.
İçimdeki boşluk dolmuyor.
Sen bir Merih kızısın
Benim dünyamı anlayamazsın
Bakıpta sönük yıldızlara
Benim gibi ağlayamazsın
Ellerim uzansaydı
Saçlarını tutmaz mıydım hiç
Aynı dünyalarda olsaydık
Sana koşmaz mıydım hiç
Seni semalarda pırıl pırıl
Yıldızlar seyrederken
Benim dünyamda
Benim yüzüme bakan bile yok…
Yosunlu taşlar üzerinde
Saçlarını rüzgara vermiştin
Bilinmeyen bir mevsimde
Bana Yağmur gibi gelmiştin
Seni bakladiğim bu sahilde
Artık deniz şarkı söylemiyor
Öyle düğümlenmişsinki beynimde
Seni kimseler çözemiyor.
Bir tutsak gibiyim ellerinde
Adını muska yaptım dillerimde
Ne yaşadığım ne öldüğüm
Kalbimde açan ilk ve son gül
Beni esrik eden düğüm
Çözül çözül.
Gün gelip bıkacağımı sanma!
Bu aşkı yıkacağımı sanma…
Ölünceye kadar senden başka
Birine bakacağımı sanma!
Sil içindeki yersiz korkuyu
İnanki hayat sensiz kör kuyu
Güzelliğini tatdıktan sonra
Bırakıp kaçacağımı sanma
Gülümseyen bir yüz önünde
Dudağımı büke büke ağladım
En mutlu olacağım çağda
En bedbaht olduğumu anladım
Eğer sevmek bu ise, istemem
Beni bütün sevdiklerim unutsun
Ömrümü zehirleyen alem
Mutsuz gönüllerde avunsun.
Bir sabahın oluşunu,
Daha seyrediyorum,
Yapayalnız
Bilmem ki uykusuz geçen
Bu kaçıncı gece
Gözlerimi yummadan beklediğim sabahlar
Aydınlanan dünyam sanmayın ki
Beni mutlu ediyor
Bir sabah oluyor ki akşamını
Bir akşam oluyor ki sabahını arıyorum.
Bir zamanlar ben de sevmiştim
Sevdiğim günler şimdi uzakta
Aşkla hicranla yanan gönlüm
Sönmedi senin için yanmakta
Sevda bahçesinin gülleri
Solmadı senin için açmakta
Sakın öldü sanma bu ruhu
Ölmedi aşkınla yaşamakta
Süslü,püslü veya
Kırık dökük duvarlar.
Posterli tablolu veya
Çırıl çıplak duvarlar.
Benim derdimden ne anlar.
Bazen sıvalarını okşadığım
Bazen de karşısına geçip
Konuştuğum duvarlar
Benim derdimden ne anlar.
Bir anlasalar ya yıkılır ya çatlar
Sırdaşım saydığım duvarlar.
Benim derdimden ne anlar…
Gülmek zor, ağlamak zor
Gelmek zor, gitmek zor
Oysa bir zamanlar
Ne kadar kolaydı
Yürümek zor, durmak zor
Almak zor, satmak zor
Oysa bir zamanlar
Ne kadar kolaydı…
Böylesine esnek
Bir hayatın içinde
Kıvırmak zor becermek zor…
Benim kadar
Kendini sevmeyen
Ve de bencil
Birine rastlamadım
Dosta düşmana
Şampanya açtım
Kendi aleyhime kampanya açtım
Ve
Varlıktan yokluğa terfi ettim.
İnsem denizin dibine
Balıklarla iskambil oynarım
Çıksam gökyüzüne
Kuşlarla hayal çekerim
Ben yalnızlık acısını
En çok yeryüzünde çekerim
Çalmadığın için bir dostun kapısını…
Beni hatırlaman için
Sana büyük bir armağan
Alacak değilim
Bırak bir gün için anılar
Dans etsin havada
Ve seninle hafife
Aldığın bu mısralarım
Mana ile ağırlaşıp
Dibe batsın
Sanıyor musun ki sen
Yokluğumda mutlu olacaksın.
Tam bir milyon sevgili
Çekliyor aşk bileti
Son rakamın üç yedi
İçim içimi yedi
Dedim benim de olsun
El gibi
Son defa uzattım elimi
Yine boş çıktı aşk bileti
Bütün sevgim tükenmiş
Hayırsızları seve seve
Amorti bile çıkmadı
Yine gönlü boş döndüm eve…
Borç senetlerine yapıştırmayın
Damga pulu gibi beni
Bırakın bir sevenin
Zarfında posta pulu olayım
İsterseniz yırtın yok olayım
Beni damga pulu yapmayın
Kurban olayım…
Bir varmış bir yokmuş misali
Aramızdan ayrılsa da o
Ruhumuzun derinliklerine,
Işık tutan ölümsüz
Şarkıları ile kalbimizde o…
Miras bıraktı dostluğu
Arkadaşlığı ve kardeşliği,
Nesillerden, nesillere o
Çocukların ve tüm insanlığın sevgilisiydi
O…
Seven davalı sevilen davacı
Neden bütün suç sevenlerde
Neden sevenin, bütün ızdırap acı
Hiç kabahat yok mu sevilende?
Esas sevmeyenlerden bütün günah.
Ben sevenlerden yanayım,
Yaşadıkça daima seveceğim
Çünkü sevenlerin şahidi Allah.
Birgün vicdan karar verecek.
Sevmeyenler de sevecek.
Onlar da mahkum olacak sevmeye.
Ve bitecek bu gönül mahkemesi…
Ben Ağrı’nın zirvesinde
Erciyes’in tepesinde…
Ben Cilo’da Munzur’da
Toroslar’da Kaçkar’da
Ben dağların olduğu her yerde
Uludağ’da, Palandöken’de
Bolu dağı’nda, Beydağları’nda
Benim gönlüm ülkemin dağlarında…
Seni tanımadan önce
Bu gibi durumlarda…
Böylesine etkilenmezdim.
Oysa şimdi senden Uzak duramıyorum
Kendimi tanımasam
Şıp sevdi diyeceğim
Yanımda olmadığın biran
Belki de özleminle öleceğim
Oysa bu kahır dolu
Mısraları değil
Mutluluğun şiirini yazmak
Isterdim avuçlarına.
Ve mutlaka bir damla
Sevinç gözyaşı bırakırdım
Nazlı bir çiçek gibi
Karşımda seyretmedim seni
Tutup, koklardım…
Sana monte edilmiş gibiyim,
Kendiniş benden çektikçe
Sanki bir parçam kopuyor.
Ve tüm buna karşın metanetle
Kollarıma atılacağın
Günü bekliyorum…
Ne zaman tutacaksın ellerimi
Ne zaman dizlerimin dibine
Çökeceksin ne zaman?
Ve senle dolu bir geceyi
Bana ne zaman vereceksin,
Ne zaman tattıracaksın
Sıcaklığını,
Ne zaman paylaşacaksın
Mutluluğu benimle…
Ve ne zaman kaldıracaksın
Aramızdaki mesafeleri…
Ne zaman sokulacaksın…
Ne zaman?
Yıllardır bizi yıkan
Entrika ve kalleşlik
Bir Bayrağın altında
En güzeli kardeşlki
Doğup, büyüdüğü yerdir
Bir insanın vatanı
Kardeş olmak güzeldir
Boşver atıp tutanı
Ay yıldızlı formamız
Milli takım olalım
Onu bunu bırakıp
Hep el, ele olalım
Benim cennet Türkiyem
Olsun Günlük güneşlik
Kavgalar sona ersin
En güzeli kardeşlik…
YALNIZLIK DOSTUMA
Sen yanımda iken yalnızlığım eriyor
Sen gidince şımarıyor, büyüyor
Yanan mumlara
Geçen yıllara püf…
Sen kaşarlısın
Ben de sosisli
Açtım kapıyı her gelen
İçeri daldı
Kimi çay kimi kahve aldı
Gelenlerin hepsi geri gitti
Yalnızlık yatılı kaldı…
Karşı taraf atak
Aceleci ve açıkgöz
Karşı taraf arsız Ve vurdum duymaz
Karşı taraf
Puan cetvelinin
En üstünde na mağlup
İşte bütün bunlar,
Karşı tarafın düşünceleri
Ve bu sebepten dolayı…
Günlük hayatımızda…
Karşımıza bir de karşı taraf çıkıyor.
Boncuk olsam bileginde
Ateş olsam yüreğinde
Çakıl olsam Küreğinde
Tutup beni atar mısın?
Arı olsam peteğinde
Nakış olsam eteğinde
Bir kuş olsam çiçeğinde
Tutup beni atar mısın?
Mecnun olsam yollarında
Mazi olsam yıllarında
Sarhoş olsam kollarında
Tutp beni atar mısın?
Ömrümün son çiçeği
Düşse de dallarımdan
Canım kelebek gibi
Uçsa da kollarımdan
Söz sana geleceğim
Melekler ellerime
Yağmurları getirse
Zebaniler alıpta
Cehenneme götürse
Söz sana geleceğim.
Deniz ak saçlarını
Kumsallara seriyor
Bu deli rüzgar inan
Bana senden esiyor
Kapanmış baştan başa
Gökteki pencereler
Omuzlarına binmiş
Günahların geceler
Dudaklar dudaklarda
Buseler kol geziyor
Bu deli rüzgar inan
Bana senden esiyor…
Ümitleri suya düşmüş
Hayalleri birden sönmüş
Yıkılmış da manen ölmüş
Bir zavallıyım şimdi ben
Yollarım karanlık, çıkmaz
Usandım bu sokaklardan
Ben gibi olsa kim bıkmaz
Bir perişanım şimdi ben
Ömrüm boyunca bu kader
Nedense bana kin güder
Ne tükeneir ne de biter
Bir dert küpüyüm şimdi ben…
Biliyorum ki bana
Üç mevsimdir kırgınsın
Unut tüm olanları
Neden hala dargınsın
Geçmediyse hiç hırsın
İçinden kızarak yaz
Allah’ını seversen
Maziyi anarak yaz
Ben hatamı anladım
Bir daha asla olmaz
Aşkımızı öldürme
Kin tutan mutlu olmaz.
Acı acı düşündüm seni
Beyaz gelinliklere bakıp
Bir resim çektirmek istedim
Hayalini koluma takıp
Ben siyahlar içinde damat
Sen beyazla içinde gelin
Dün hayalini canlandırdım
Gelinlikler içinde senin
Beyaz tülden idi duvağın
Pembe gülden idi yanağın
Hep gülümsüyordu dudağın
İlk güneşi gibi sabahın…
Karanlık bir dünyadayım
Gençliğim müm ışığında
Aydınlanmaya muhtacım
Ben senin nur ışığında
Güneş bin kere doğsa da
Bırakma karanlıklara
Bir ömür aydınlanayaım
Ne olur dur ışığında
Baş belası bir yalnızlık
İçimde nöbet tutuyor
Sensizlik bir girdap gibi
Aydınlığımı yutuyor
Geri dönme istemem
Ben sensiz de dururum.
Yalvarıp, yakarmaya
İzin vermez gururum…
Eğer birşey demişsem
Ben sözümde dururum
Taş basarım bağrıma
Aşktan üstün gururum.
Eğilmem süklüm, büklüm
Huyumdur dik dururum
Bir gün sonumuz ölüm
Candan üstün gururum.
Yağmur gibi sel gibi
Rüzgar gibi yel gibi
Gülüp geçme pembe kız
Bana öyle el gibi
Yaprak gibi dal gibi
Yelken gibi sal gibi
Bir kerecik öpeyim
Yanağından bal gibi
Rüya gibi düş gibi
Bahar gibi kış gibi
Sevdim seni pembe kız
Bir zavallı kuş gibi…
Oldum olası böyle
Tek başıma biriyim
Gençliğim arzum ölmüş
Yaşamıyor gibiyim
Mutsuz dudaklarımda
Hazin hazin bir ıslık
Öylesine sarmış ki
Bırakmıyor yalnızlık…
Aşksız hayat yavan olur
Sevmem desem yalan olur
Ne zaman aşka kapılsam
Sonu gelmez, hüsran olur
Hem ağlatır hem güldürür
Hem yaşatır hem öldürür
Benim aşkım dert dolu
Senin aşkın hangisinden?
El ele gözgözeyken aşk
Tatlı bir riya gibidir
Kavuşmak hayal olunca
Aşk insanı yer bitirir.
Bir ateş parçacı avuçlarımda
Bir billur tanesi yanaklarımda
Damla damla kadehimi dolduran
En güzel arkadaşım gözyaşlarım
Bin acıyı dindirir yüreğimde
Mutluluk reçetesi gözlerimde
Her zerresi taptaze benliğimde
En güzel arkadaşım gözyaşlarım.
Yıllardır divaneyim
Dertlere aboneyim
Yıkılmış viraneyim
Sevmek benim neyime?
Kendimden kaçıyorum,
Boş bir kalp taşıyorum,
Sevgisiz yaşıyorum,
Sevmek benim neyime?
İçimdeki fırtınalar
Birgün dinmek bilmedi,
Şans yüzüme gülmedi
Sevmek benim neyime?
Çepe çevre bağlamış
Yokluğun her anımı
Ben sana adamışım
Varlığımı, canımı
Sen dudaklarımda nem
Gözlerimdeki yaşsın
Sana olan bu özlem
Bırak kabarsın taşsın
Özlemlerin biriksin
Gönül setimi aşsın
Sana olan bu özlem
Bırak kabarsın taşsın
Niyet ettim aşkına
Güvercinler fal çekti
Seni seven bu gönlüm
Bir bilsen neler çekti
Sana şarkı söyledim
Yağmurların altında
Saatlerde bekledim
Gök kubbenin altında
Pencereni seyrettim
Camdan bakarsın diye
Belki insafa gelip
Bana koşarsın diye…
Böyle güzel sevgiye
Bunca, kaprisler niye
Yalvaramam gel diye
Ara canın isterse…
Boyun eğmem aşkına
Dönsem bile şaşkına
Ara Allah aşkına
Ara canın isterse…
Sana kırgın değilim
Ben bir çılğın değilim
Suçum yok ki eğilim
Ara canın isterse…
Uzun dediğimiz yıllar
Geride ömür bırakmazlar
Bakmışsınız ki gençlik bitmiş
Uçmuş sanki bütün yıllar
Yıllar inanın çok kısa
Ömür yetmiyor geçiyor hızla
Hey gidi yıllar, hey ben de eskidim
Bu Olmayan arzularla…
Aşkını gözyaşlarıma kattım.
Sana bir sevda şarkısı yaptım.
Dilimde şarkın, içimde aşkın
Baharda hazan hazan dolaştım.
Ömrümü o çıkmaz yollarına
Kalbimi kederlere bıraktım.
Ölen akşamların içinde
Sana bir sevda şarkısı yaptım.
Sevgi ile güzellik
Bir tezgahta dokunur
Kitap gibi bakışlar
Satır satır okunur
Söz sevgiye gelince
Akan sular durulur
Sevenlerin gönlünde
Hergün cennet kurulur
Sevenlerin gözünde
Sevilen güzel olur
Seven de sevilirse
Herşey ne güzel olur.
Gerçek seven çark etmez
Zengin fakir fark etmez
Ömür biter aşk bitmez.
İnsanlar aşık olur…
Gerek yok başta kur’a
Çekilmez aşkta kura
Hayallar kura, kura
İnsanlar aşık olur…
Son sözü gözler söyler
Derinden öz’den söyler
Her bakış birşey söyler
İnsanlar aşık olur…
Neyim varsa elimde
Felek hepsini aldı
Acıların içinde
Bu hüzünlü kalp kaldı
* * *
Böyle sevgi olmaz ki
Sevip sevilmiyorum
Yaşarken ölüyorum
Böyle sevgi olmaz ki
* * *
Sana kapıyı açmam
Ömür aldın ömrümden
Seni kovdum gönlümden
Boşuna zila basma
Sana kapıyı açmam
* * *
Son şansını yitirdin
Kredini bitirdin
Hep felaket getridin
Sana kapıyı açmam
* * *
Çok yanlış hesap ettin
Her gün azap ettin
Üstelik ayıp ettin
Sana kapıyı açmam
Sevilmek hayat demek
Hem gıdadır hem yemek
Her insana aşk gerek
Aşksız hayat boş demek
En büyük sensin dediler
Adam havalara uçtu
Üç beş yamyam bir olup
Kocaman adamı yediler
Şakşuklayıp gaza getirdiler
Çaktırmadan trilyonları götürdüler
Sen herkesi yersin dediler
Kocaman adamı yediler
Bir öksüz çocuk ağlıyor yüreğimde…
Gecenin sessizliğine
Saplanmışım
Nereye gitsem karşımda yalnızlık…
Dirsek teması gectiğim
Sokaklar
Yüzüme bakmıyor.
Kendi aleminde afilli
İnsanlar.
Nerde tanıdık similar
Arkadaşlar dostlar…
Hepsi öldümü
Ne oldu bunca yıl verdiklerim.
Nerde sevdiklerim?
Burası ne güzel bir ülke.
Göbek açık bel açık
Kilot görünüyor
Ellerinde şaraplar biralar
Sokak ortasında öpüşüyor kızlar.
Kimi metalci, kimi aryacı
Bir de uzun saçlı küpeli
Erkek modeli
Özgürlük sonsuz…
Çocukların elinde sigara
Daha kötüsü tiner
Bölücüler uyuşturucu
Pazarında beyin yıkıyor
Ayran mafyası, süt mafyası
Her taşın altında yolsuzluk
Ön planda arsızlık hırsızlık
Burası ne güzel bir ülke.
Sinmiş masum vatandaş
Ekmek derdinde.
İhale vurguncusu müteahitler
Beş yıldızlı otellerde.
Topcular, popcular
Malı götürüyor
Kim kime dum duma
Burası ne güzel bir ülke.
LÂZIM
Para karşımdakine lazım
Zevk sefa her türlü konfor.
Ne varsa göz alıcı olan.
Hepsi karşımdakine lazım
Açlığımdan tokluğumdan kime de
Cüzdanım nezle olmuş
İçinde beş kuruş yokmuş
Düşünmek kimin aklına gelir
İşi düşen olmazsa
Bir kere çalmaz telefonum.
Her yanı uyanıklar sarmış
Çemberi yarmam lazım
Para karşımdakine lazım
Benim yazıp çizmem lazım
Kendime gelmem lazım
Asalaklardan kurtulmam lazım
Uçaktayız
Avukat haciz derdinde
Dokto para derdinde
Bürokrat çapkınlık peşinde
Ve kötü hava şarlarında bir tehlike yaşıyoruz
Torosların üzerinde…
Işte o an
Avukat hacizden vazgeçiyor
Doktor fakir hastaları
Bedava muayene ediyor
Bürokrat asıldığı genç bayanı
Öz kızı gibi görüyor.
Bir anlık ölüm korkusuyla
Herkes iyiik meleği oluyor.
Dua edenlerin sayısı artıyor.
Ve zor şartlar altında
Uçak Ankara Havalimanına iniyor
Ayağı yere basan herkes gerçek kimliğine dönüyor.
Sen dolarlarla gömülecek adamsın
Böyle kuruşsuz gidemezsin
Toprağın altına…
Senin mezarın villa olmalı
Deniz hazır
Kefenin cebinde
Visa kartın bulunmalı
Sen taşınmazlarınla
Yatmalısın mezarınla…
Ben oluşum
Bir yanda utanmazlar
Diğer tarafta kurnazlar
Aradaki zavallı ben…
Piyasada arsızlar
İşbaşında hırsızlar
Boşta gezen ben
Rağbet gören yalancılar
El üstünde talancılar
Pasifize olan ben
Alınmışsa radikal
Kararlar
Sen ne yapıyorsun diye
Adama sorarlar…
Kandırma canbazları
Bir günlük saltanat peşinde…
Yine zaman kaybı filminde…
Açıkgöz oyuncular…
Sahte gülücükler
Telefonlar, koşuşmalar
Hepsi palavra…
Yüksekten uçan uçana
Ve tam bu sırada
Bir zat girse kapıdan.
Sorsa bu kim, bu kim?
SALİM TAŞÇI’YA AKROSTİŞ
SALİM ABİ
SÖZÜNÜN ERİDİR
ABİLERİN PİRİDİR
LAFI ÖZÜ BİRDİR
İNCİTMEZ KİMSEYİ
MÜKEMMELDİR
TAMAHKAR DEĞİLDİR
ATTIĞI HER ADIMDA
ŞÜKÜR ETMESİNİ BİLİR
CANDAN BİR İNSANDIR
ILIMLIDIR SEVİMLİDİR
* * *
İnananlar için her zaman bir çıkış yolu vardır
* * *
Alamam satamam
Doğru söze
Yalan katamam
* * *
Alırım satarım
Dürüstlüğü bırakırım
Yatarım batarım
Niye öldün?
Ey şımarık zengin
Sen hayatın boyunca
Bir fakire ekmek aldın mı?
Kimseye bir bardak su verdin mi?
Bir cocuğu sevindirdin mi?
Bir yaralı parmağa
İşedin mi?
Öyleyse niye öldün?
Vazgeçemiyorum
Gizli tutkular içinde
Gidiyorum çile yolundan
Kırgınım, yorgunum
Sevmekten vazgeçemiyorum.
Binkere acı tutsam.
Kalbim aşktan yanadır.
Her yalnızlık nöbetinde
Bir sevgili düşünüyorum
Ve her yeni gün
Bir umut ışığı ile örtüyor.
Karamsarlığımın üzerini
Ve sevmekten vazgeçemiyorum
Lafını duydukça
Gevşediğim Paralar
Hani nerede
Milyon dolarlar?
Miyadı geçmiş
Mal satılmazki
Cepte kuruş yokken
Böyle de atılmazki
Hani nerede paralar
Milyon dolarlar
Başka yerde anlatsan deli deyip kovarlar.
Çok yönlü palavralar
Sizin olsun paralar
Her yalan beni yaralar
Yüreğimi paralar
Günümüzde çok özlenen
Aranan, az raslanan
Zatı muhterem birisi
İnsanlık abidesi
Şevkat dolu yüreğinde
İncelik ve merhamet taşıyor
Memleket sevgisi ile yaşıyor
Şevk ile uzatıyor
Ellerini insanlık adına koşuyor
Kalpleri fethediyor vali Baba
NAHİT DURU’ya
Ne zaman öpsem yanaklarımdan
Anılarımı tazaler büyüklüğün
Her zaman dostluğun sıcaklığın
İçimi ısıtır insanlığın
Tatlı dilin kibarlığın
Daima tevazu ve içtenliğinle
Uzun bir yolculuğa çıkarsın
Ruhumun Derinliklerinde sevginle
Ufkumun arşivinde en önde aklansın