POLONYA ( 1 / 3 )

Tahsin Deniz ARPACI 

Avrupa'nin kuzeydogusunda yer alan Polonya, 312.683 km² yüzölçümü ile orta büyüklükte bir ülke sayilabilir. Kuzeyinde Baltik Denizi, batisinda Almanya, güneyinde Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, dogusunda ise Rusya, Beyaz Rusya, Litvanya ve Ukrayna bulunmaktadir. Avrupa'nin dogusu ile batisini birbirine baglayan yollarin Polonya'dan geçmesi ülkeye stratejik bir önem kazandirmis. Nüfusu 1996 yili itibariyle 38,6 milyon. Yillik nüfus artis orani yüzde 0,2 ile ülkemizle karsilastirilamayacak kadar düsük. Buna ragmen issizlik orani halen yüzde 10'lar dolayinda. Nüfusun yüzde 62'si sehirlerde yasamakta olup, en kalabalik sehir 1,7 milyon nüfusu ile baskent Varsova. Diger önemli sehirler ise Lodz, Gdansk, Krakow, Wroclaw ve Poznan. Çok sayida göl ve nehrin sarmaladigi ülke, güneydeki bazi daglik alanlar disinda düz ve ormanlarla kapli bir araziye sahip. Polonya'nin soguk ve yagisli bir iklimi var. iklim ve toprak yapisi, sinirli sayida ürün yetistirilebilmesine imkan veriyor. Patates, çavdar, sogan, havuç ve seker pancari gibi kök bitkilerine ilave olarak; bugday, arpa, yulaf ve soya tarimi, elma bahçeciligi ve meralarin çoklugundan dolayi hayvancilik yaygindir. 

Her sey samimi arkadasim Fahri ile birlikte yurtdisinda bir kampa birlikte katilmayi istememizle basladi. Kizilay'daki Gençlik Servisleri Merkezi'ne bes-alti ziyaretin ardindan Polonya'nin Lodz (Yazilisina bakmayin, ingilizce'deki Woodge gibi okunuyor.) kentindeki bir gençlik kampina gitmeye karar verdik. Polonya'yi daha önce görmemis olmamiz ve kamptaki olasi çalisma kosullari, kafamizda sorular yaratsa da, kampin sonunda ikimiz de hayatimizin en iyi gezilerinden birini yaptigimiz düsüncesiyle Kuzeydogu Avrupa'dan güzel ülkemize döndük.

Gezimize uçaktaki anilarimizla baslamak iyi olabilir. Münih aktarmasindan sonra bindigimiz küçük Varsova uçaginda yanimizda orta yasin üzerinde Polonyali bir hanim yer alirken, koridorun öte yanina da iki genç kiz oturdu. Fahri, hanimin ingilizcesini çok begendi ve ona bunu ileterek iltifatta bulundugunu sansa da, bayanin ingilizce hocasi oldugunu ögrenince yüzünde hafif bir renk degisikligi belirdi. Koridorun öbür tarafindaki kizlar da bizim Polonya'ya gelis amacimizi ögrenmek istediler. Polonya'nin pek turistik bir ülke olmadigini ve neden Polonya'yi kamp yeri olarak seçtigimizi sordular. Özellikle, daha önce Türk erkek arkadasi olan kiz adimizi çapkina çikardi ve kontrol edemedigi ses tonuyla bunu tüm uçaga duyurdu. Ne demisler: "Adimiz çikmis dokuza inmez sekize…"

Her neyse, uçakta yanimizda oturan bayanin damadinin arabasiyla Varsova Havaalani'ndan tren garina gitmemiz zor olmadi; ancak Varsova Gari, Polonya'yi ilk kez görenler için, iyi bir izlenim yaratmiyor. ingilizce levhalarin ve duyurularin azligi bir baskentin istasyonuna yakismiyor. Üstelik, istasyonda beklerken sürekli gördügünüz kendilerinden geçmis dilenciler, ülke hakkinda kafanizda önemli soru isaretleri olusturuyor. Neyse, biz kendi masamiza takildik ve Polonyali aileyle ülkemiz, kendimiz ve bir zamanlar Galatasaray'da oynayan 'Kosecki' hakkinda sohbet ederek treni bekledik.

Demiryolu tasimaciliginin, çogu Avrupa ülkesinde oldugu gibi Polonya'da da önemli yeri var. Pek çok kisi, her gün, kamp yaptigimiz Lodz sehrinden Varsova'ya 1.5 saati askin bir yolculukla, ise gidiyor. Bu da trenlerde bir sürekli doluluga neden olmus. Biz de güvenlik nedenlerini de göz önüne alarak, zar zor, içinde yasli teyzelerin bulundugu bir kompartmanda iki kisilik yer bulduk. Polonyalilar, pek çok Avrupa ülkesinin insanlariyla kiyaslandiginda sicak ve yardimseverler. Dolayisiyla, sohbet ortaminin olusmasi zor olmadi. Daha sonra, sohbet arkadaslarimizdan bir bayan, bizi taksiyle kampimiza kadar birakti (Tabii ki parasini ona ödetmedik).

Kamp grubumuz oldukça neseli insanlardan kuruluydu: Polonya, Rusya, Hollanda, Japonya, Belçika, Fransa, Bulgaristan, Finlandiya ve Türkiye'den gelen toplam 16 ögrenci, gerçekten çok iyi bir uyum sergiledi ve bu da kampin genel havasini olumlu yönde etkiledi. Sabahlari botanik bahçesinde
 

çalistik, ögleden sonralari ve aksamlari ise serbesttik. Bos zamanlarimizi genellikle masa tenisi, voleybol oynayarak, sohbet ederek (Türk geyik muhabbetinin örneklerini sunarak) ve sehri gezerek geçirdik.

Kamp yaptigimiz Lodz, Polonya'nin en kalabalik ikinci sehri ve en büyük sanayi merkezlerinden biri. Varsova'nin güneybatisindaki Lodz, Polonya sinema endüstrisinin kalbi olarak da biliniyor ve ülkenin Hollywood'u olarak nitelendiriliyor. sehrin ana caddesi olan, istanbul'daki istiklal Caddesi'ni andiran 'Piotrkowska'nin kaldirimlarina, Polonya'nin Andrzej Wajda, Roman